Duygusal istismar; ebeveynlerin ya da çocuğa bakmakla yükümlü olan diğer yetişkinlerin, çocuğu tehdit etmesi, utandırması, küçük görmesi, azarlaması, çocuğun kendine olan saygı ve güveni zarar görecek şekilde davranmasıdır. Anne baba duygusal istismar farkındalığı konusunda kendini geliştirirse, çocuktaki bu olumsuz durumlara karşı önlemler alınabilir. Çocuk istismar ve ihmaline engel olmak, tedavi etmekten kolaydır ve başarı oranı çok daha yüksektir.
Çocuğa duygusal açıdan yok sayan davranışlarda bulunmak, ihtiyaç duyduğu sevgi, ilgi ve yakınlığı esirgemek, bunun yerine çocuğun gelişimini bozan her türlü olumsuz duruma maruz bırakılmasıdır. Çocuk duygusal istismara ya da fiziksel ya da cinsel istismara da maruz kalıyor olabiliyor Anne babaları ya da bakmakla sorumlu yetişkinler tarafından eleştiriye uğrayan, sürekli aşağılanan, sevgi ihtiyacı giderilmeyen çocuklar, pasif kişilik özellikleri geliştirir. Bu çocukların zihinsel kapasitesi normal olmasına karşılık; öğrenme güçlüğü ve dikkat dağınıklığı ortaya çıkabiliyor. Ayrıca bu çocukların kendine güveni olmaması ve asosyal davranışlar gibi bazı belirtiler de ortaya çıkar. Dolayısı ile duygusal istismar ile karşı karşıya olan çocuğun kişiliği ve başarısı olumsuz yönde etkileniyor.
Anne Baba Duygusal İstismar Farkındalığı İçin Neler Yapmalıdır?
Ülkemizde ve dünyada duygusal istismar oldukça önemli konulardan biridir. Duygusal istismarı önlemek için bazı çalışmalar yapılıyor ve bu çalışmalardan da oldukça başarılı sonuçlar alınıyor. Duygusal istismarı önleyici, olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmaya yarayan çalışmalardan biri de anne babaların bu konuda bilinçlendirilmesidir. Bu konuda farkındalığı artan anne baba durumu telafi etmek için çabalamalı. Bu konuda gerekli çalışmalara dahil olur ve çocuğunu yardımcı olur. Bu aşamada anne babaların farkındalığını arttırmak için yapılan çalışmalar şu şekilde sıralanabiliyor.
- Anne babanın duygusal istismar farkındalığı arttırma çalışmaları için doktorlar veya öğretmenler gibi profesyoneller için eğitimsel faaliyetler geliştirilmelidir.
- İstismar ile ilgili risk grupları tanımlandığında, risk altında olan çocuklar için istismar riskini arttıran etmenler ebeveyn farkındalığı sayesinde azaltılabiliyor.
- Anne babaların yetişkinler tarafından çocuklara yapılan hangi davranış veya söylemlerin istismar kabul edileceği hakkında bilinçlendirilmesi, bilinçsiz olarak yapılan istismarın önlenmesi açısından da çok önemlidir.
Anne babayı duygusal istismar hakkında bilinçlendirme çalışmaları, farkında olmadan yapılan tutum ve söylemleri ortadan kaldırmak için oldukça önemlidir.
Duygusal İstismar Davranışları Nedir?
Çocuğu duygusal istismara maruz bırakanlar istismar davranışları veya söylemleri tekrar etme eğilimindedir. Duygusal istismar, çocuğun utanmış, mutsuz, yalnız veya değersiz hissetmesine neden olan davranışlar ve söylemler toplamıdır. Duygusal istismar davranışları ise şu şekilde sıralanabiliyor.
- Çocuğu sürekli her konuda eleştirmek, aşağılamak veya küçük görmek.
- Çocuğa her konuda sürekli bağırmak.
- Çocuğun yardım istediğini görmezden gelmek ya da yardım talebini reddetmek.
- Çocuğa bir başkasının yanında bağırmak. Çocuğu sürekli utandıracak aşağılayıcı isimler takmak.
- Çocuğu ev içinde yaşanan şiddeti izlemeye maruz bırakmak.
- Duygusal gereksinimlerini görmezden gelmek.
- Çocuktan sevgiyi esirgemek ya da sevmemekle tehdit etmek.
- Çocuğu kriminal aktivitelerde bulunmaya yönlendirmek.
- Çocuğu terk etme veya fiziksel şiddet ile cezalandırma ile tehdit etmek.
- Yaşına uygun olmayan sorumluluklar beklemek.
- Eğitim almasına engel olmak.
- Yaptığı hataları psikolojik zararlar verecek eylemlerle cezalandırmak.
- Çocuğa aşırı baskı veya otorite ile davranma.
- Çocuğun bir şeyden korktuğunu bilerek o şeyi yapmaya zorlamak.
Anne baba olarak farkında olmadan çocuğunuzu duygusal istismara maruz bıraktığınızı fark ettiniz. Bu durumda en kısa sürede destek almak için harekete geçmelisiniz.
Duygusal istismar hakkında, daha geniş bilgi almak veya randevu için bize ulaşabilirsiniz.
“Blog yazıları bilgilendirme amaçlıdır. Tıbbi tavsiye veya tedavi yöntemi olarak değerlendirilmemelidir.”